GORDION EVRENİ
Tanrılar
Toprak döven Mugas’ın şekillendirdiği dünya, yavaş yavaş tanrıların ilgi odağı olduğunda tüm tanrılar başlamış olduklarını devam ettirdiler; yarattılar. Yaradanını görmeyi uman herkes tanrısının dokunuşuna açtır. Fakat bilmezler, gördüklerinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Gordion Tanrıları çok yakında buradalar!
Evrene Ait Eşyalar
İnsanlar, evreni yontan tanrıların sıradan eşyalara kendi güçlerinden pay ettiği parçaların kaderlerini değiştirebildiğini anladığında dünya çoktan eşsiz eşyalarla dolmaya başlamıştı. Eşyalar başlarda iyi amaçlar için kullanılsa da insanlar, gücün zihni başkalaştıran sınırlarında dolanmaktan kendini alamadı. Tanrılar bunu isteyerek mi yaptı, yoksa insanlar en başından ön görülemez kaosa meyilli miydi, bilinmez. Gelin, bu eşyaları birlikte keşfedelim. Bakalım zihninizin sınırlarında dolanırken yolunuz nerelere çıkacak…
Gordion Haritası
Frigya topraklarının can bulduğu Anadolu, göründüğünden çok daha farklı. Henüz Frigler’in varlığına dair bir işaret dahi yokken tanrıların yonttuğu dünyanın küçük bir parçası burası. Şehirler, köyler, kasabalar… Anlatılanlardan daha fantastik yapısı, eski zamandan kalma büyülü kuleler, her bir taşı insan kemiklerinden oluşan zindanlar, kaçakçılık yaparak para kazananların kurdukları; yeraltına oyulmuş inanılmaz şehirler ve daha fazlası…
Evrende Büyünün Yeri
Tanrılar dünya yaratıldıktan sonra kendi güçlerinden oluşturdukları yaratıkları da dünyaya gönderdi. Bu yaratıklar gücünü tanrılardan aldıkları için neredeyse ölümsüzlerdi... Neredeyse, çünkü zamanla yitmeye ve yok olmaya başladılar. Kimileri avlandı, kimileri girdikleri mücadelelerde yenik düştü. Böylece tanrıların güçleri, kendilerini barındıracak bir beden olmadan yitip gitmemek adına yeni bir şeye bağlanmak için arayışa çıktılar. Yaşayan herhangi bir şeye… Şimdi ilk yarattıklarının, yani bütün canlıların damarlarında akan bu gücü tanrılar değil, büyücüler ve orman ruhları kontrol ediyor. Tanrılar buna müsaade mi ediyor, yoksa gazaplarına uğramamıza ramak mı kaldı çok yakında öğreneceğiz.
Irklar
Yaratılmış tüm varlıklar yeryüzüne bir amaç uğruna mı salınıverilmiştir, yoksa şans eseri dünyaya ayak basıp yönlerini kaybederek geçmişlerini mi unutmuşlardır? İnsanlığın dünya üzerine yayılışından bu yana cevap aradığı sorulardan bir tanesi de budur. Bu sorularla baş edebilmek için başlarına gelecek felaketleri umursamadan kendileri dışında var olanlarla dirsek teması kurmaktan da çekinmemişlerdir. Keşfettikleri, öğrendikleri, geliştirdikleri ilimlerle biyolojik varlıklarını çözümlemeye çalışırken, fizik kurallarının ötesinde var olduğuna inandıkları şeyleri somutlaştırmaya, kendi varoluşlarını anlamlandırmaya da çalışmışlardır. Artık sırları ortaya çıkarma ve soruları cevaplama vakti geldi.
Evrende Mucizenin Yeri
Yaratılanların en büyük kusuru hiçbir bilgiye sahip olmadan doğmaları. Peki ya sonradan öğrenilebilir her şey ya yanlış ellerden yayılıyorsa? Daha önce yaşanmış olaylar gösteriyor ki; isyankarlık, yaratılanların damarlarında dolaşıyor. Tanrılar önlem almalı. Kâhinlerin insanlığa ilettiği mesajlar da bu önlemin en büyük habercisi. Kâhinler son zamanlarda kaybolmuş ve yerlerini üstatlar almış olsa da tanrıların sesi hep kulağımızda. En azından hala inananlar için…
Asmona
Şehirde Gezinti
Asmona, Noa dağlarının kuzey rüzgârlarından koruduğu bereketli topraklardır. Nezih ve sakin bir çiftçi köyü olan Asmona, adını arka arkaya dört yaprağı olan asmona çiçeğinden alır. Bu çiçek, ayrıca prenses kılıçlarına ve kınlarına motif olarak işlenir. Asmona aşk çiçeğidir, kavuşamayan âşıkların evlerinin önünde açtığı söylenir. Bir evde aşkın karşı konulamaz arzusu yoksa orada asmona çiçeklerinin solduğundan bahseden halk efsaneleri de vardır.
İmlekalar
Irkları Tanıyalım
Dünya’ya ayak basmış ilk yaşayanlar olarak bilinen İmlekalar, gururlu ve gelenekçi bir ırktırlar. Liderleri ise görselde yer alan Andaleka’dır. Aslında İmlekalar sürülmüş bir ırktır. Tanrılarla tarihin dahi unutacağı kadar eskiye dayanan bir kavgaları vardır. Bu sebepten ne zaman bir İmleka kuma düşse ruhunun, Cehennemin Efendisi olan Zubnak’ın işkence kuyularına gittiğine inanılır. Ölen bir İmleka gömülemez. Ailesini onurlandırmak isteyen bir İmleka ise ölü akrabalarını kemikleriyle birlikte yiyerek gövde gösterisi yapar. Gömülmeyip geleneksel şekilde ağırlanan İmlekalar’ın ruhu, kendi seçtikleri tanrıları ve önderleri olan Leka ile son bir savaşta, omuz omuza İmlekalar’ın dünya egemenliği için mücadele etme onuruna erişir.
Boynuz Kafalar
Irkları Tanıyalım
Bu yetenekli ve boynuzlu avcılar aslında ıssız bir dünyada yaşar ve Poas adında bir tanrıya taparlar. Poas’ın kendileri için açtığı, daha bereketli diyarlara açılan geçitlerden geçerek avlanırlar. Bu geçitlerden geçip daha önce görmedikleri türleri bulup avlamak için yaratılan Boynuz Kafalar, bir gün güzel bir avın sonunda geçide döndüklerinde Poas’ın lütfunu göremezler. Kapanan geçit açılmamış, Boynuz Kafalar kimsesiz bırakılmıştır. Şimdi dünyada esir kalan Boynuz Kafalar’ın tanrıları Poas’ın onlara böyle bir kaderi neden layık gördüğü bilinmemektedir. Hala Poas’tan umudunu kesmeyen bu ırk, günümüzde Noa’nın doruklarına kurmuş oldukları köylerinde, insanlardan uzak bir yaşam sürdürmekte ve bir gün tekrar Poas’ın gözündeki değerlerini tekrar kazanmayı umarak geri açılmayan o geçidin açılmasını beklemektedir.
Cinler
Irkları Tanıyalım
Gordion’un yazıtlardan bile ismini sildirdiği azılı düşmanı kapılarına dayandığında, Kurucu Kral Gordios, miğferini taktı ve kılıcını çekti. Şehirde kalıp korkaklar gibi savunma yapmayacaktı. Sonunda şehre yaklaşan düşman ile Nokh denilen mevkide karşı karşıya geldiler. Çok çetin geçen bu savaşın akıbeti çok ağırdı ve büyücüler ortaya çıktığında askerler için savaş çoktan bitmişti. Artık iki taraf da savaş kurallarını unutmuş ve yeryüzüne melanetlerini salmaya başlamışlardı. Savaş sonunda öyle felaketler yeryüzüne salınmıştı ki, Gordion büyücüleri burayı dünya düzleminden ayırmak zorunda kaldılar. Bu düzlem, daha sonra “Bulinbar 4. Evren Zindanları” ismiyle anılmaya başlandı. Zamanla, bu düzlemden kendimizinkine sızan insanlı canlıların varlığı keşfedildi. Şimdilerde insanların arasında şüphe ve korku ile karşılanıyor olsalar da kendilerine toplumda yer edinmeye başlamış bu yaratıklar, kıyafet edinme ve giyme gibi alışkanlıklara sahip değildir. Vücutlarını sadece zincirler ve dövmelerle kapatmalarına rağmen kendilerine doğaya özgü, somut isimler koymayı seçerler.
İmbar Zindanı
Zindanda Gezinti
Gordion kurulduktan sonra dışlanan soylular ve haksızlığa uğradığını düşünen bir grup insan, Etoga’nın doğusunda toplanarak kendilerine bir üs inşa ettiler. Önceleri umursanmayan bu topluluk, gitgide büyümeye ve takipçi kazanmaya başladı. Elde ettikleri bu yeni güç ve nüfuz ile Gordion’da karışıklıklar çıkarmaya ve arkalarında ölü bedenler bırakmaya başladıklarında Kral Gordios, İmbar’a bir saldırı düzenledi fakat korktukları şey çoktan gerçekleşmişti. İmbar, bir ayin alanına çevrilmiş ve eski düşmanları iblisler buraya sızmıştı. Gordios’un köşeye sıkışıp, daha Tuznir’den yeni çıkmış gençleri bile savaşa çağırması sayesinde İmbar’ın savunması kırılıp içeri girildiğinde tahtta kendine Orebra diyen bir şeytan oturuyordu. Gordios ve Frig ordusunun amansız mücadeleleri sayesinde Orebra’yı yenmeyi başarmış olsalar da bu zaferin bedeli ödenebilecek cinsten değildi.
Jorg
Zindanda Gezinti
Jorg sıradan, dünyada alalede kendine yer edinmiş bir zindan değil. O; yaşamı soluyan fakat cansız görünen, aldığı canlarla duvarlarını derinleştiren bir bütün. Gordion casusları sonunda içeriye sızmayı başardıklarında, sanki her hareketlerini hissedebiliyormuşçasına onları birer birer alt edip, sindirerek yok etti. Onları kurtaracak tek şey, o kapı ilk açıldığında içeri bir adım dahi atmamaktı.
Tanrıların görüsüne sahip olan bu mekân, sizinle oyunlar oynar fakat kendilerine sunulan bu zorlukları aşabilenler için büyük ödüller vadeder. Mesela, gelecekten kehanetler gösterebilen Orma’nın Kolyesi, ya da ölümden korkanlar için, tek seferliğine ölümü aldatmanızı sağlayan Rug’un Sikkesi... Jorg’un vadettiği bu paha biçilemez hazineler uğruna her şeyini feda edip, bir daha geri dönemeyen maceracıların hikâyelerine rastlamak hiç nadir değildir.
Skapot
Kısa Bilgilerle Yaratıklar
Çölün derinliklerinde, İmlekalar’ın bile korkarak yaklaştığı bir yaratık vardır… Skapot! Kumları arşınlayan bu devasa iskelet ahtapotlar, hiç beklenmedik zamanlarda ansızın bir çukur oluşturup sizi kuma boğabilir. Kemik kollarının altında ezilirken ruhunuzun bir an evvel bedeninizi terk etmesi için acı haykırışlarla ıstırap içinde yalvarabilirsiniz. Ya da buna gerek kalmaz, çoktan parçalarınıza ayrılmışsınızdır. Nadiren, İmlekalar’ın ağır silahları tarafından kontrol edilebilseler de, Skapotlar Gordion’daki en vahşi yaratıklardan biri olma ünvanına sahiptir. Çöldeyken; bastığınız kumlara, tıkırdayan kemik seslerine ve çöl fırtınalarının içinde görebileceğiniz devasa silüetlere dikkat edin. Çünkü çölün ve hiçliğin ortasında pestile dönen bir insan, görmek isteyeceğiniz son şey olabilir.
Boynuz Çene
Kısa Bilgilerle Yaratıklar
Aslında bir av hayvanı olan bu yaratık, ismini alnının aksine çenesinde yer alan boynuzundan alır. Boynuz Kafalar ile birlikte dünyaya gelen bu binekler, bu diyara uyum sağlayarak çoğalmaya başlamıştır. Çeneleriyle bir yıkım yaratan bu devasa yaratıklar, sahipleri olan Boynuz Kafalar dışındaki ırklarla iyi anlaşmamakla kalmayıp, bu ırklara karşı çok agresiftir. Deneyimli bir avcının elindeki eğitimli bir Boynuz Çene’nin yıkıp geçemeyeceği kapı yoktur. Neredeyse iki-üç insan yüksekliğinde olan ve Noa çevresinde Boynuz Kafalar tarafından güdülmeyen Boynuz Çeneler vahşi yaşamın denge korunumuna karşı hayli yıkıcıdır.
Bilge Razak
Karakterleri Tanıyalım
Razak, Gordion’a geç dönemlerde adım atmış, hangi yolları arşınlayarak nereden geldiği bilinmeyen bir bilge ve büyücüdür. Eskimiş pabuçlarından akan kumlarda çölleri, yıpranmış topuklarında dağların keskin patikalarını görürsünüz. Yanından ayırmadığı gösterişli asası eristik çarpışmalarının dikkat dağıtıcısı gibidir. Bu asa batıdaki yeraltı mezarlıklarında ölülerle birlikte gömülen asalara benzetilir. İlk bakışta göze çarpan, omzundaki kemerine bağladığı silindir kutu ve içine yerleştirdiği kâğıt parçaları kendisi hakkında bilinmeyen birçok şeyden biridir. Söylentilere göre, şimdilerde gözden düşmüş Pameus hanesini aramaktadır fakat onlarla ne tür bir geçmişi olduğu hala bir sırdır.
Sör Pameus
Karakterleri Tanıyalım
Babasıyla aynı ismi taşıyan Pameus, hanesinin tek oğludur. Fakat ismi alınan soylulardan biri olduğundan itibarı uzaklara pek erişememiştir. Kanında büyü taşıyan kız kardeşinin Gordion’a ettiği yemine ihanet etmesiyle tüm hanesinin ismi alınmıştır. Yaşanan bu olaylardan sonra, Baba Pameus’un zindanlara kapatıldığı ve oğlunun çıktığı uzun bir yolculuktan geri döndüğü söylenmektedir. Ancak geri döndüğünde, evden ayrılmasının üzerinden geçen zaman diliminde gerçekleşmesi imkânsız bir biçimde yaşlanmış ve bir kolundan olduğu görülmüştür. Bunlara neyin sebep olduğunu ise bilen kimse yoktur. Sör Elmore Pameus şimdilerde günlerini, ismini babasından alan aile konağında, yalnızlık içinde başına gelecekleri bekleyerek geçirmektedir.